Yıldızların nuru olan Şah Hüsameddin, beşinci cildin başlamasını istiyor. Ey Tanrı ışığı cömert Hüsameddin, beşeri bulantılardan durulanların üstatlarına üstatsın sen!
Ben dadı istemem, ana daha hoş. Ben Musa'yım benim dadım anamdır. Ben, aynı lutfunu vasıtayla elde etmek istemem. Çünkü bu ilgi, nicelerin helakine sebep oldu. Yahut da bulut, Tanrı yolunda yok olur da artık ayın yüzüne perdelik etmez. Suretini yokluk şeklinde gösterir. Peygamberlerle velilerin tenleri gibi.
Kendine gel de hırsından teraziyi bırakma. Hırs ve tamah seni azdıran bir düşmandır. Hırs, hepsini ister fakat bütün lezzetlerden mahrum olur. A turp oğlu turp hırsa tapma. O halayıkcağız hem gidiyor, hem de ah diyordu; a kadın sen ustayı yola saldın. Ustasız is yapmak istedin. Bilgisizlikle canınla oynamaya kalkıştın.
Adam öldürenin kan diyeti Padişahın hilmine havale edilmiştir. Nefsimiz sarhoştu kendinde değildi. O hilimden haberi yoktu. Şeytan, sarhoşluğundan istifade etti de külahını kaptı. Halimliğinin sakisi şarap dökmeseydi Şeytan, nereden Adem'le kavgaya girerdi? Meleklere bilgi belletildiği zaman Adem onların hocasıydı, paralarının ayarına bakan oydu.
Ona, ne bildin ki bu kadar istiyor, bunu nerden anladın? derlerdi. Derdi ki: Gönül evi bomboş, cennet gibi nasıl ki orada da (cennette) fakr ve ihtiyâç yoktur âdeta. Orada yalnız Tanrı sevgisi var. Onun vuslatı hayalinden başka hiç kimsecikler yok. Ben evi, iyi kötü, her şeyden sildim, süpürdüm. Evim, tek Tanrı'nın sevgisiyle dolu.
Vurmalı kerataya da kafasındaki şeytan çıksın. Eşekçiler, nodullamadıkça eşek gider mi hiç? Bey, eline bir topuz alıp sokağa çıktı. Gece yarısı yarı sarhoş bir halde geldi, zahidin evine girdi. Kızgınlıkla zahidi öldürmek niyetindeydi. Zahit, evde bulunan yünlerin altına girip gizlendi. Zahit, beyin sözlerini yün bükenlerin yünleri altına gizlenmiş, işitiyordu.